DOĞUM SONRASI DEPRESYON

Anne olmak her kadının hayatında yaşadığı en güzel deneyimlerden biri olsa da bazı anneler için bu deneyim oldukça zorlu ve içinden çıkılmaz hissedilebilmektedir. Dünyaya yeni bir ruh getirmek kadınlarda hem hormonal hemde duygusal dalgalanmalara sebep olabilir.

Hamile kalınmadan ruhsal hazırlık yapılmasının önemi hamilelik ve doğum sonrası yaşanan durumlar için dayanıklılığı arttırabilir. Yeni doğum yapmış kadınlarda görülen annelik hüznü ilk 10 gün normal karşılanmaktadır.Annelerin yaşadığı bu durumun nedenleri farklılık göstermektedir. Öncelikle annelerin daha önce bir depresyon geçirmiş olmaları bu duygu dalgalanmalarında önemli bir nüks nedeni oluşturabilir. Annenin çocuğa psikolojik olarak hazır olmaması, planlanan zamandan daha erken bir zamanda hamile kalınması, aile içi çatışmaların olması , bir önceki doğumun iki yıldan daha az sürede gerçekleşmesi bazı stres faktörlerinin yoğunlukta olması doğal felaketler ve göç gibi tüm aile dinamiklerini derinden etkileyen faktörlerin olması sayılabilir. Ayrıca hamilelikte yaşanan bazı sağlık riskleri bebeğin ve annenin sağlığıyla ilgili olası riskler anneyi psikolojik olarak etkileyebilir. Annenin bilişsel olarak gelişmemiş olmaması çocuk denecek kadar erken yaşta hamile olması doğum sonrası stresini arttıran öğelerdendir. Yeni doğum yapmış annelerden 2 haftadan daha fazla süreyle görülen ilgi ve enerji eksikliği, yaşamdan zevk alamama hali, uyku problemleri, şiddetli mutsuzluk, hüzün yada duygu küntlüğü bebeğin ihtiyaçlarına cevap verememe hali ortaya çıkarsa dikkatli olunmalı ve derhal bir klinik yardım alınmalıdır.

Her yeni annenin özellikle ilk bebeklerine yeni sahip olduklarında birtakım endişeli olması olasıdır. Bebeği için bir miktar endişe hissetmeleri ve kaygı duymaları ve onun için her ihtiyacına karşılık verip verememe endişesi olabilir. Bu durum kaygı ve endişeden çok derin bir hüzne dönüşüyorsa dikkat edilmeli derhal yardım alınmalıdır.

Günümüz kadınlarının iş hayatında aktif rol oynaması ve hem iş hayatı hem evdeki yükümlülükler arasında sıkışıp kalması da depresyona sebep olabilmektedir. Böyle durumlarda kadının eşinden ve sosyal çevresinden destek görmeye ihtiyacı vardır. Annelik süreç içinde öğrenilen tarafları olsa da ilk bebekte anneler sosyal desteğe daha fazla ihtiyaç duyarlar. Toplumumuzda çok güzel geleneklerimiz vardır. Bu durumda en yakın anne ve kardeşler devreye girerler ve güzel bir dayanışma örneği gösterirler.

Anne olduktan sonraki süreçte annenin kendine zaman ayırabilmesi eşleriyle bir dayanışma ve anlayış içinde kısa molalar halinde bebekle ilgilenen birilerinin olması bu dönemde depresyonu çok basit bir şekilde engelleyebilmektedir. Bebek herhangi bir rahatsızlık ya da çok yoğun bir hastalıkla doğmuşsa yada uzun süreler bebek yoğun bakımında kalmak zorunda kalmışsa anneyle bebeğinin arasındaki bağda zedelenmeye uğrayacağından anneye sosyal destek verilmesi gerçekten çok önemlidir. Mümkün olduğu kadar bebeğiyle tensel temasta kalması hem anneye hem bebeğe iyi gelecek bir süreçtir.

Doğru zamanda doğru hamlelerle hem anne hem de bebek bu sürecin keyfini çıkarabilir.

Sevgiyle….